05.06.2025 D-Day 3

Sabah 08:04 iş yerimdeyim, İki ay önce ölen kuzenimin arkadaşlarından bir abinin balık avlamak için deniz kenarına gidip düşerek kanlı dizlerle belediyeye geldiği bir günün sabahı bu gün, dengesini kaybedip kayalıklarda düşmüş, hastahaneye gitmiş bişeyin yok deyip biraz ilaç sürüp yollamışlar ama dizleri paramparçaydı. Nasıl davranmam gerektiğini bilemediğim o anlardan biri oluştu yine, gidip geçmiş olsun diyebildim sadece. Sihirli bir değneğim olmasını ve onu tek dokunuşla iyileştirmeyi isterdim. Onun yerine sadece baka kaldım birçok kez olduğu gibi.
Çok garip bir rüyadan uyanarak çıkmıştım evden bu manzaradan önce, karmaşık duygular içinde radyoda karşıma ilk çıkan şarkı Güneş’ten – NKBİ oldu. Aklımda ve kalbimde yine aynı yankıların çığlıkları vardı. Hayatına dokunamadan, renk katamadan kendi hayatım da renksizdi.. Sana yine şiirler yazmak, şarkılar söylemek istedi ruhum. Oysa sana yazmam yasaktı, tüm yasaklar gibi bunu da delmek istesem de mantığımızla yaklaşmak zorunda olduğumuz bu döneme sadık kalmak istedim yinede. Sadık kalamadığımız birçok şey’e inat olarak gelişmiş bir durum bu galiba.
Satırlarca yazasım var nefes almaksızın,
içimdeki çığlıkları duyamazmıydın ?
Sayfalarca ağlayasım var yalnızım,
burda olsan bana sarılmazmıydın ?
Bil ki, bir adam var hala burada.
Seni unutmayan, Sana hala anlam yükleyen.
Sen unutmuş olabilirmisin beni ?
Hiç mi yazmak istemedi ruhun bana?
Hep ben mi yazmalıydım sana ?
Biliyorum bu sorular bayat ve saçma…
Yok ki bağlanabildiğim senden başka.