Çocukluğum

Sharing is caring!

Ölüm konseptini ilk kez 8 veya 9 yaşımda fark ettim, anladım.
Bir insanın hayatınıza bir daha asla ne yaparsanız yapın dönemeyecek olması, onu geri getirmek için elinizden hiçbir şey gelmemesi.. Onu son gördüğünüz haliyle kafanızda yer edinmesi…
Mustafa Kemal dedemin ölümüydü bende bu farkındalığı yaratan olay. Herkes üzüntü içinde kendi kederinde feryatlar içindeyken ilk kez o zaman kendimi bir hayalet gibi hissetmiştim.
Arada insanlara görünür oluyor sonra yeniden kayboluyordum.
Bugün Annem yerde yatarken o duyguyu hissettim, O kaybolmuşluk, görünmezlik, elimden hiçbir şey gelmemesi.. Annem şu an iyi ama biliyorum, birgün.. Hayatım boyunca hiç hazır olamayacağım o gün gelecek. Kendim ölmek isterken sevdiklerimin bir bir ölümünü izlemek zorunda kalacağım günler gelecek. Bir ağacın dallarından düşen yapraklar gibi… Ölüm kaçınılmaz son..

İçimde fırtınılar koparken yine sakin kalabildim, zaman durmuş, Ambulans gelmek bilmezken Annem acı içindeyken sadece elini tutabildim, dayan diyebildim. Gelip geçen insanların ” aaa Nesime ablamı o ” deyişlerine sakin kalabildim. Şimdi 3 ay çökmüş kırık bir omuriliğin yavaşça iyileşmesini bekleyecek Annem. Bilim kurgu filmlerindeki gibi Lazer Tarayıcıyla’la hasarlı bölgeyi tarayıp kemiklerin iyileşme sürecini 5 dakikanın altına indirecek bir teknoloji yaratmak isterdim. Onun yerine kimsenin okumadığı kimseye faydası olmayan, önemsiz duygularımı paylaştığım “Sevgili Günlük” gibi başlayan kendi adıma sahip bir bloğum var. Ve Sonunun nasıl biteceğini kestiremediğim yeni bir sevgilim…
Annem’in tüm acısını kendime aktarabileceğim onun acı hissetmeyeceği bir cihaz da yaratabilirdim belki biraz daha işe yarar bir birey olsam. Hayır hayır yanlış anlaşılmasın, Kendimden değil Dünyanın düzeninden nefret ediyorum. Belki kendimden ne nefret ediyorumdur ama şu an değil.

Neden hep bu düşünceler saat 3 gibi geliyor?
Şeytanın saati dedikleri, Baba, Oğul ve Kutsal ruhu küçümsemek için şeytanın seçtiği uğursuz saat 3 gerçek mi ki?

Bilmiyorum..
Bildiğim birkaç şey var,
Annemin artık eskisi kadar genç ve sağlam olmadığı,
Kalbimin ortasından söktüğüm hançerin yarattığı kanamanın azalsa da durmadığı,
“Yağmur”un artık benim için çok daha başka anlamlar taşıyacak olduğu gibi şeyler.

03:13 yazıyı bitirmek için güzel bir sayı kombinasyonu..
Yıl 2025.
Mart ayı.
24’ü
Annem basamaklardan düşerek omurgasında kırık oluşturdu.
Ve Ben Hiçbir Şey Yapamadım.

Sharing is caring!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir