Keşkesiz bir hayat isterken kaybolan ben.
Çocukluğumdan kalan masum sandığım dünyayı özledim.
Yaşlanıp ölen köpeğimiz Avcı’yı özledim,
Bahçemizde kuruduğu için kesdiğimiz badem ağaçlarına tırmanıp çala yediğim günleri,
Elektirik tellerine zarar verdiği için kesmek zorunda kaldığımız Halep çamının rüzğar estiğinde çıkardığı sesi özledim.
Ay’ı ve Gecenin Maviliğinin resmini telefonla çektiğim o sıcak yaz gecesini özledim.
İnsanların daha sevecen olduğu daha az stress yaşadığım günleri özledim.

Keşke sanada bunları hissetirebilseydim.
Bana sarıldığında dünyadaki savaşları, acıları, kendi içimde kopan fırtınıları unuttuğum, dünyadaki tek varlığım senmişsin hissini özledim.
Gün bittiğinde yanına koşa koşa gelmek için saniyeleri saydığım anları özledim.
Hiçbirşey yapmadan oturuşlarımızı, pencereden dışarı bakarak bulutları izleyişimizi özledim.
Zor zamanlarda birbirimize destek olduğumuz günleri özledim.
Kalbinin atışını dinlemeyi özledim. Ben galiba bizi çok özledim..
Keşke sanada öyle hissettirebilseydim.