Sesimi duyan var mı?
Yıl 1999, 13 yaşındaydım. Babam yakın arkadaşı Mustafa hocayla İstanbula, yalovaya gitmişti. Gece nenem ve dedemlerde kalacaktım. Uyukuya dalmadan önce deprem olacakmış gibi bir his geldi içimden, o zamanlar muzip bir çocuktum, gözüme süpürge değneği ilişti. Değneyi alıp avizeyi sallasam dedemle nenemi deprem oluyor diye korkutsam diye düşünmüştüm ama bu düşüncelerle uyukuya dalmıştım. Sabah nenemin beni kalk deprem oldu demesi ile uyanışımı unutmam, yok deprem olmadı ben yaptım dedim, anlamsızca baktı ve “babanlara ulaşamıyoruz, hatlar kilitlendi. Her şey ilk başladığında arayıp biz iyiyiz demişler sonra ulaşamadık.” dedi. Haber kanallarında her yerde deprem vardı. Ölen binlerce insan varken, hayatda kalan 2-3 kişiyi kurtardıklarını göstererek insanlara umut vermeye çalışıyorlardı. Televizyonda sürekli acı acı çığlıklarla “Sesimi duyan var mı?” diye bağıran arama kurtarma ekipleri, sivil insanlar vardı. İnternet gelişmediği için tek haber kaynağımız televizyonlardı. “Sesimi duyan var mı?” sorusuna cevap veren herkesi kurtardıklarını gösteriyordular bize.
Dün gece 2023 Şubatın 6sı tam da şu sıralarda yatağa uzanmışken pencerenin perdesinin ipinin cama vurması sesine rahatsız olup pencere mi açık kalmış diye doğrulup baktığımda aslında deprem olduğunu fark ettim. Avize hafif hafif usulca sallanıyordu. Kıbrısda deprem olduğu zamanlarda nerede kaç şiddetinde olduğunu merak eder anında konumunu öğrenmek için interneti kontrol ederim. Bu sefer de aynı şeyi yaptım ve ekranıma çıkan kırmızı yazılarla 7.8 şiddetindeki depremin aslında Gaziantepde gerçekleştiğini bize gelenin o büyük depremin yankısı olduğunu anladığımda söyleyebildiğim tek kelime Holyshit… oldu. 99 Depreminin 13 yaşında izlediğim yarattığı yıkımı hatırladım. Eşime yarın Türkiyeyi çok kötü bir gün bekliyor diyebildim. Twitter ve diğer sosyal mecralardan haber alabilirmiyim araştırmaya başladım, bir çok insan göçük altında kalmış ve sosyal medyadan yardım çağırıları yapmaya daha ilk dakikalardan başlamışlardı bile. “Sesimizi duyun biz buradayız, göçük altındayız, Adresim bu lütfen yardım edin. ” mesajları yayılmaya insanlar tarafından paylaşılmaya AFAD ve diğer yardım ekiplerine haber ulaştırılmaya başlandı ancak bir süre sonra yeterli personel ve ekipman olmadığı, aslında böyle bir duruma hazırlıklı olunmadığı anlaşıldı.
İnsanlar bu soğuk havada göçük altında yardım beklerken telefonlarının pilleri, ekranlarının ışıkları gibi kendilerinin de hayat ışıkları söndü. Bu kötü gün, insanlık tarihine başka bir utanç olarak kazındı.
2023’ün teknolojisi ile insanları kurtaramadık. Giden canların bıraktığı yardım edin twittleri kaldı geriye.
Gelecekte teknolojimiz çok ilerlerse ve zamanda geri gelebilirseniz, bu insanları da kurtarıp sizin zamanınıza getirirmisiniz lütfen? Bilgisayarlarla çizdiğimiz geleceğimizde insan olduğumuzu ne zaman unuttuk? Başka söz söylemek istemiyorum… En derinden üzgünüm, üzgünlüğümü anlatamıyorum.