Fantastik bir hikaye denemesi

Sharing is caring!

Alacakaranlığın içinde sessizce bekliyordu, hava çok sıcak değildi ama beklediği canavarın ürkütücülüğü ve korkunç görüntüsünü düşündükçe sıcak basıyor ve anlından terler süzülüyordu. Ela gözlerinin akı uykusuzluktan kızarmıştı, görevini tamamlamadan uyuyamazdı. Belki de bu şansı kaçırırsa bir daha başka bir şansı olmayabilirdi. Uzaktan bir kükreyiş duydu tam o sırada. Bu beklediği avının sesiydi, bu çocukken ailesinin katledilişini izlemeden hemen önce duyduğu, iliklerindeki kanın çekilmesine sebep olan sesti. Bu iki kafalı çirkin yaratık Chimera’nın sesiydi. Ses yaklaştıkça kükreme sesleri ailesinin çığlıklarını da getiriyordu kulaklarına. Nasıl çaresizce izlediğini ve korkudan kılını bile kıpırdatamadığını hatırladı. Yayını çekti tüm gücüyle ve özel yapım okunu yerleştirdi. Bu ok bir ejderhanın pullu derisini bile delebilecek kadar güçlü bir oktu. Ses iyice yaklaşmıştı, tuzak olarak hazırladığı yemi aydınlatan meşalelerin ışığı hafif esen esintiden dans ederken birkaç dakika sonra ölmüş veya intikamını almış olacak olan avcı yayını sıkıca kavradı Kükreme sesi kesilmişti, etrafta başka hiçbir canlının sesi yoktu, tek ses esintiyle dans eden meşalelerin alevinin sesiydi. Bir ürperti sardı avcıyı, sanki izleniyordu. Avcı içgüdüsel olarak arkasına dönerken Chimera’nın kendine doğru gelen pençesinin rüzğarını hissetti ve çok çevik bir hareketle geriye doğru fırlayıp yayındaki okunu hedefine doğru bıraktı, iki başlı Chimera’nın şans eseri gözüne denk gelen okla kükremekle karışık bir çığlık attı Chimera acıdan deliye döndü ve ikinci kez avına saldırmaya çalıştı Chimera fakat Avcı buna hazırdı, ikinci okunu göğsüne tam kalbinin olduğu yere sapladı ama Chimera’nın iki kafası olduğu gibi iki de kalbi vardı. Yürümekte zorlanıyor olsa da o korkutucu halini yitirmemiş Chimera Avcıya doğru yaklaşmaya çalışırken Avcı artık intilamını alacak son okunu yayına yerleştiriyordu. Yayını gerdi ve “Artık Huzurluyum” dedikten sonra Chimera’nın diğer kalbinin olduğu yere okunu sapladı.. Çok çalışmıştı intikamını almak için, bu anı düşünerek çok zor şartlar altında kendini eğitmişti ve sonunda başarmıştı. Ailesini gözleri önünde katleden o yaratığı 3 okla öldürmüştü. Belindeki kılıcı çekip yerde cansız yatan Chimera ya yaklaşırken gözlerinden bir damla yaş süzülüyordu. Yanına yaklaştığındaysa zaten ölmüş Chimera yı tüm nefreti ve hiddetiyle kılıçlamaya başladı. Hiddetini alamayıp acı acı bağırmaya başladı. Kalan son gücünü de kılıcını saplamak için kullanıp dizlerinin üstüne düştüğünde aradığı huzuru yine de bulamadığını hissetti. Tam o sırada gölgelerin içinden seyrek bir tonla alkış tutup ona yaklaşan biri olduğunu duydu ve Chimeraya saplanmış kılıcını çekip sesin geldiği yöne doğru saldırıyı karşılamaya hazır şekilde pozisyon aldı. Karanlıktan yaklaşan kişinin yüzü görünmüyordu kendinden emin bir sesle ” Açıkçası bunu beklemiyordum, Çok az avcı bir Chimera karşısında hayatta kalır ve bir çoğu da tamamen şansa hayat da kalmış veya ciddi şekilde yaralanmıştır. Sense tek bir çizik bile almadan şu lanet olası yaratığı öldürdün. Etkileyici” artık iyice yaklaştığı için meşalelerin ışığından adamın yüzü görülebiliyordu. Adam 45 li yaşlarda beyaz tenli beyaz uzun saçlı, sol gözünde yukardan aşağı bir yara izi olan, sırtında ihtişamlı kendini belli eden iki keskin kılıcı ve kurt başına benzer bir sembol kolyesi olan biriydi. Avcı ne olduğunu anlamaya çalışırken adam ” Adını öğrenebilirmiyim genç avcı?” dedi. Avcı pozisyonunu bozmadı ve ” Bu bir soygun değildir umarım” dedi. Adam gülümsedi, “Yetenekli olduğun kadar zeki değilmişsin, şimdi hayat da kalmanın tamamen şanstan ibaret olduğunu düşünmeye başladım, gördüğüm diğer şanslı avcılardan daha şanslı bir avcı fazlası değilmişsin…” dedi ve geri dönüp alaca karanlığın içine yürüyüp kayboldu avcının başka bir kelime bile söylemesini beklemeden. Bu adamda kimdi şimdi diye düşündü Avcı ve kılıcını kınına yerleştirdi. Uzun zamandır intikamını almak için çalışmıştı ve intikamını almıştı artık. Uzun uykusuz bekleyişini uzatmanın daha fazla anlamı yoktu. Belindeki keseyi alıp açtı ve içinden bir avuç toz alıp Chimera’nın üstüne tozu serpti. Meşalelerden birini alıp Chimera’nın üstüne atmasıyla birlikte Chimera’nın cesedi alev alev yanmaya başladı. Dinlenmek için geri kampına dönerken tek bir soru vardı aklında. ” Neden huzur bulamadım?..”

Sharing is caring!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir